10 Kasım 2015 Salı

Fırın Yapabilme Şartları

* Büyükşehirlerde veya nüfusu 100.000’i geçen belediye sınırlarında konut + ticaret kullanımında bulunan bir binada fırın yapılabilir mi? Nüfusu 100.000’in altında olan belediye sınırlarında konut + ticaret kullanımında bulunan bir binada fırın yapılabilir mi?

İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 5 inci maddesinin (b) bendine göre; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamına giren gayrimenkullerin, tapu kütüğünde mesken olarak gösterilen bağımsız bölümlerinde fırın yapılmak istendiğinde kat maliklerinin oy birliği ile karar alması, (c) bendine göre de; ekmek fırınları için yapı kullanma izin belgesinin alınmış olması gereklidir.

5. Maddenin (m) bendine göre;  “Büyükşehir belediyesi ile nüfusu 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grossmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmayacağı)  şartının aranacağı hükme bağlanmıştır.

Büyükşehir belediyesi ile nüfusu 100.000’i geçen belediye sınırları içinde  ve nüfusu 100.000’in altındaki belediye sınırları içinde FIRIN yapılabilmesi için, sadece kat maliklerinin oy birliğinin kararı  yeterli değildir, imar planında bu amaca yönelik kullanım kararının getirilmiş olması şarttır. Ayrıca büyükşehir belediyesi ile nüfusu 100.000’i geçen belediye sınırları içerisinde müstakil binalarda açılması zorunlu olan ekmek fırını  binalarının bulunduğu taşınmazların aynı zamanda bu amaca tahsisli olmaları gerekir. Yapıda başka bir kullanım bulunmamalıdır.

8 Kasım 2015 Pazar

Aynı Parselde Farklı Binaların Sığınak Hesabı:

    * Aynı parsel üzerinde birbirine bitişik olarak bulunan, girişleri ve merdiven kovaları ayrı olan, dilatasyon derzi ile ayrılan binalar ayrı yapı olarak değerlendirilip sığınak hesabı ayrı yapılabilir mi? 


Sığınak Yönetmeliğinin 7. maddesi uyarınca, bir imar parselinde birden fazla bina bulunması durumunda sığınak hesabının her yapı için ayrı ayrı yapılması gerekmektedir. Parselde yer alan yapıların ayrı yapı niteliğinde olup olmadığı ise imar planı kararları ve mimari projenin incelenmesi ile mümkündür.


Aynı parsel üzerinde birbirine bitişik yapılan birden fazla yapının ayrı yapı olarak değerlendirilmesi için, söz konusu yapıların fonksiyon ve mekan bakımından birbirinden bağımsız olması ve ruhsatının aynı ruhsat numarası ile ayrı ayrı düzenlenmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla; yapıların birbirlerinden dilatasyonla ayrılmış olması, bina girişlerinin ayrı yapılması, taşıyıcı sistemin ve çatı örtüsünün ayrı çözülmüş olması yapıların ayrı yapı olarak değerlendirilmesi için yeterli koşul olmayıp, bununla birlikte her yapıya aynı ruhsat numarası ile ayrı ayrı ruhsat düzenlenmesi gerekmektedir. Aynı parselde birbirine bitişik yapılan yapıların bu şartları sağlaması halinde ayrı yapı olarak değerlendirilip sığınak hesabının ayrı yapılması mümkündür.

7 Kasım 2015 Cumartesi

Otopark alanları emsale dahil midir?

08.09.2013 tarihli planlı alanlar tip imar yönetmeliğine göre;

Bodrum kat yapılamayan durumlarda yapının kendi ihtiyacı için zemin kat veya normal katlarda düzenlenen otoparklar katlar alanına dahil edilmeli midir?

Ortak alan niteliği haiz olmak, tapuya ortak alan olarak tescil edilmek kaydıyla yapının kendi ihtiyacı için yapılan otoparkların emsale dahil edilmeyeceği değerlendirilmektedir.

16 Ocak 2015 Cuma

Cami altlarına dükkan yapılabilmesi



633 sayılı kanun olan ''Diyanet işleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanun'' un ek madde 4 ünde  Cami altlarının ticaret hane olarak kullanılmasının önü açılmıştır. Bur durum için gerekli olan şartlar aşağıdaki maddede belirtilmiştir.

MADDE 5 – 633 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 4- Mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait olanlar hariç olmak üzere, mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşları ile Hazineye ait taşınmazların üzerinde dernek veya vakıflarca kendi kaynaklarından ve/veya toplanan bağış ve yardımlarla yaptırılan (bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yaptırılmış olanlar dahil) cami ve mescitler ile Kur’an kurslarının bir kısmında veya eklentisi ya da bütünleyici parçasında bulunan ve ticari faaliyetlerde kullandırılması öngörülen kısımları; irtifak hakkı tesisine konu edilmemek şartıyla ve elde edilen gelirlerin yüzde onu pay olarak Diyanet İşleri Başkanlığına aktarılmak, kalan kısmın en az üçte ikisi öncelikle gelirlerin elde edildiği cami, mescit ve Kur’an kurslarının münhasıran yapımı, bakımı, onarımı ve işletilmesine (ısınma, aydınlatma vb.) ilişkin giderlerde, kalanı ise tüzüklerinde veya vakfiye ya da vakıf senedinde belirtilen amaçlarda kullanılmak şartıyla, işletilmek, işlettirilmek veya kiraya verilmek üzere ilgili dernek veya vakfın bedelsiz olarak tasarrufuna bırakılır. Mülkiyeti mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait olanlar dışında kalanlar ile mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşları ile Hazineye ait taşınmazların üzerinde dernek veya vakıflarca kendi kaynaklarıyla ve/veya toplanan bağış ve yardımlarla yaptırılanların (bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yaptırılmış olanlar dahil) dışında kalan cami ve mescitler ile Kur’an kurslarının bir kısmında veya eklentisi ya da bütünleyici parçasında bulunan ve ticari faaliyetlerde kullandırılması öngörülen kısımları, irtifak hakkı tesisine konu edilmemek şartıyla Diyanet İşleri Başkanlığınca işletilebilir veya 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca pazarlık usulüyle yapılacak ihaleyle işlettirilebilir ya da kiralanabilir. Bu fıkra uyarınca Diyanet İşleri Başkanlığına aktarılacak paya esas gelirlerin hesabında; faaliyetin, ilgili dernek veya vakıflarca belirtilen yerlerin işlettirilmek veya kiraya verilmek suretiyle yapılması hâlinde brüt hasılat tutarı, iktisadi işletme oluşturulmak  suretiyle  işletilerek  yapılması  hâlinde  ise   kurum kazancı esas alınır.

Birinci fıkra uyarınca Diyanet İşleri Başkanlığına aktarılacak olan pay, ilgili dernek veya vakıf tarafından; birinci fıkrada belirtilen yerlerin üçüncü kişilere işlettirilmesi veya kiraya verilmesi hâlinde payın hesaplanmasına esas gelirin tahsilini takip eden ayın sonuna kadar, iktisadi işletme oluşturmak suretiyle işletilmesi hâlinde ise geçici vergi beyannamesinin verildiği ayı takip eden ayın sonuna kadar ilgili müftülüklere bildirilir ve müftülüklerce yapılan tahakkuk üzerine aynı süre içinde özel gelir kaydedilmek üzere genel bütçe muhasebe birimlerine ödenir. Süresi içinde bildirildiği halde ödenmeyen veya eksik ödenen paylar müftülüklerce, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı ile birlikte takip ve tahsil edilmek üzere ilgili vergi dairelerine bildirilir. Süresi içinde bildirilmediği veya eksik bildirildiği tespit edilen paylara, bildirimin yapılması gereken son günden tahakkuk ettirildiği güne kadar geçen süre için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı oranında zam uygulanır ve bir ay içinde ödenmesi için bir yazı tebliğ edilir. Bu süre içinde de ödenmeyen paylar 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.

Birinci fıkra kapsamında kalan yerlerin ilgili dernek veya vakıflar tarafından işletilmesi, işlettirilmesi ve kiralanmasına ilişkin iş ve işlemler, bu yerlerden elde edilen gelirler ve yapılan harcamalar ile müftülüklere yapılan bildirimlerin ve tahakkuk ettirilen paylara ilişkin ödemelerin zamanında yapılıp yapılmadığı Diyanet İşleri Başkanlığınca denetlenir ve takip edilir.

Bu madde uyarınca Diyanet İşleri Başkanlığına aktarılacak olan paylar ile bu Başkanlık tarafından işletilen, işlettirilen veya kiraya verilen yerlerden elde edilen gelirleri; bir yandan genel bütçenin (B) işaretli cetveline özel gelir, diğer yandan Başkanlık bütçesinin mevcut veya yeni açılacak tertiplerine özel ödenek kaydetmeye ve bu suretle ödenek kaydedilen tutarlardan yılı içinde harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesine devren özel gelir ve özel ödenek kaydetmeye, Başkanlığın bağlı bulunduğu Bakan yetkilidir. Bu kapsamda kaydedilen ödenekler; cami ve mescitler ileKur’an kursları ve bunların eklentisi ve bütünleyici parçalarının yapımı, bakımı, onarımı ve işletilmesine (ısınma, aydınlatma vb.) ilişkin giderler ile 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesi çerçevesinde aynı amaçlarla kullanılmak üzere dernek ve vakıflara yardım yapılmasına ilişkin giderlerin karşılanmasında kullanılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce birinci fıkrada belirtilen yerlerden Diyanet İşleri Başkanlığınca elde edilen ve banka hesaplarında tutulan gelirler hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır.


Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Diyanet İşleri Başkanlığınca belirlenir.”

14 Ocak 2015 Çarşamba

Tip imar Yönetmeliğinde Baz İstasyonu

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine göre baz istasyonları ve elektronik haberleşme istasyonları ile ilgili esaslar:

08/09/2013 TARİHLİ PLANLI ALANLAR TİP İMAR YÖNETMELİĞİ MADDE 9

(Ek fıkra:RG-1/6/2013-28664) (Değişik fıkra:RG-8/9/2013-28759) Ayrıca kamuya ait umumi hizmet alanları ile ilgili idarelerin tasarrufu altındaki yol, otopark, yaya bölgesi gibi yerlerde kamu hizmetinin yürütülebilmesi ve iletişimin sürdürülebilmesi için gerekli tedbirler ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü alınmak suretiyle elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir.

Özel mülkiyete tabi arsa ve binalarda ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü ile beş yılda bir yenilenmek ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre kat maliklerinin muvafakatı alınmak şartıyla ilgili idarelerden ruhsat alınarak elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir.

Elektronik haberleşme istasyonları 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili diğer mevzuata göre kuruluş izni verilen alanda ve imar planı kararı aranmaksızın kurulur.

Elektronik haberleşme istasyonlarının kurulabilmesi için,
·         * elektronik haberleşme hizmetinin gerekleri dikkate alınarak yer seçim belgesinin düzenlenmiş olması,
·         * yatayda ve düşeyde gerekli ve yeterli koruma mesafesinin bırakılması, koruyucu tedbirler alınması,
·         *  tasarımının kent ve yapı estetiği ile uyumlu olması zorunludur.

Büyükşehir sınırları içerisinde yer seçim belgesi vermeye ve ücretini almaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir. Ücreti yatırılmasına rağmen yirmi gün içerisinde verilmeyen yer seçim belgesi verilmiş sayılır. Uygulamalar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun sorumluluğunda yürütülür.


9 Ocak 2015 Cuma

Ortak Alan Tadilatlarında Muvafakatname



634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun 19.maddesine göre:

''Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça ana gayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz.

Ancak, ortak yer ve tesislerdeki bir bozukluğun ana yapıya veya bağımsız bir bölüme veya bölümlere zarar verdiğinin ve acilen onarılması gerektiğinin veya ana yapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğunun mahkemece tespit edilmiş olması halinde, bu onarım ve güçlendirmenin projesine ve tekniğine uygun biçimde yapılması konusunda kat maliklerinin rızası aranmaz.

Kat maliki kendi bağımsız bölümünde ana yapıya zarar verecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklik yapamaz.

Tavan, taban veya duvar ile birbirine bağlantılı bulunan bağımsız bölümlerin bağlantılı yerlerinde, bu bölüm maliklerinin ortak rızası ile ana yapıya zarar vermeyecek onarım, tesis ve değişiklik yapılabilir.


Her kat maliki ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur.'' ifadesi yer almaktadır.


Ancak;


Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesi ortak yerlerde yapılacak inşaat, bakım ve onarıma ilişkin konularda kat maliklerinin beşte dört rızasının alınmasını içeren bir hükümdür. 




Kanunda ortak alanların kaldırılması ya da yeniden inşa edilmesine ilişkin bir hüküm yer almamakla birlikte, Kanunun 16. maddesi uyarınca kat malikleri ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olduklarından,

*bu alanların kaldırılması, 
*kullanım amacının değiştirilmesi ya da 
*yeniden inşa edilmesi gibi 

herhangi bir tasarrufta kat maliklerinin tamamının uygun görüşünün alınması gerekmektedir.


Mimari Tadilat Projelerinde Mimarın Muvafakatnamesi


8 eylül 2013 tarihli Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği madde 10 a göre;

“İlgili İdare, meclis kararı alarak uygun gördüğü yerlerde yapıların estetiği, rengi, çatı ve cephe kaplaması ile ilgili kurallar getirmeye, yapıların inşasında yöresel malzeme kullanılmasına ve yöresel mimarinin dikkate alınmasına ilişkin zorunluluk getirmeye yetkilidir.


 Mevzuat gereği büyükşehir belediyelerine verilen yetkiler saklıdır. İlgili idareler bu amaçla ilgili kamu kuruluşlarının da katılımıyla, uzmanlardan oluşan mimari estetik komisyonları kurabilirler. Bu kapsamdaki yapılara proje hazırlama ve ruhsat düzenleme işlemleri komisyon kararına uygun olarak yürütülür. Ruhsat veren ilgili idare bünyesinde kurulan mimari estetik komisyonu, yapıların veya onaylı mimari projelerin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkilidir.


 Özgün fikir ifade etmeyenlerde ilk müellif dışında farklı bir müellif tarafından yapılacak değişikliklerde bütün sorumluluk değişiklik projesini yaptıranlar ve projeyi hazırlayanlarda olmak üzere idarelerce ayrıca ilk müellifin görüşü aranmaz. 


Komisyon tarafından özgün fikir ifade ettiği karar altına alınan yapı veya onaylı mimari projelerde; eser sözleşmesinde değişiklik yapma izni verilenler ile eserin bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna mimari estetik komisyonu tarafından karar verilen değişiklikler müellifinin izni alınmaksızın yapılabilir. Bu durumda ilk müellif tarafından talep edilebilecek telif ücreti; ilgili meslek odasınca belirlenen mimari proje asgari hizmet bedelinin, tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde on beşini geçemez. 


Komisyon beş uzmandan teşkil eder, salt çoğunlukla toplanır, kararlar oy çokluğu ile alınır. Komisyonun gündemi ilgili idarece belirlenir. Komisyon başkanı ilgili idare tarafından atanır.” şeklinde ifade edilmektedir.


Bu maddede belirtildiği üzere, mimari tadilat projesinin kim yada kimler tarafından hazırlanabileceği açıkça ifade edilmektedir. Yukarıdaki ifadeden estetik komisyonun olmadığı durumlarda, yapıların veya onaylı mimari projelerin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye ilgili idaresinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır. 

8 Ocak 2015 Perşembe

İmar Hukukunda Kazanılmış Hak Kavramı




Kazanılmış Hak :

İmar planlarının değiştirilmesi halinde, kamu yararı ve hizmetin yürütülmesi engellenmeden, bireylerin haklarının korunması gereklidir. Bu nedenle idare hukukunun ilkelerinden biri olan kazanılmış hakların korunması gündeme gelir.
Bir idari işlemin hukuka uygunluğu işlemin yapıldığı tarihteki hukuki duruma göre değerlendirilmelidir. Yapıldığı tarihte hukuka uygun olan bir işlemin mevzuattaki değişiklik ya da yargı kararı sonucu hukuka aykırı hale gelmesi işlemin iptalini gerektirmez.
Kazanılmış haklar, idare tarafından imar planlarında yapılan değişiklik karşısında, bu değişikliklerden önce yapı izni alıp iyi niyetle yapıya devam eden kişinin imara devam etme hakkını ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle, bu haklar taşınmaz sahibinin bir proje hakkında onay aldığı ve bu onay üzerine projenin gerçekleştirilmesi için yapıya başladığı, hatta önemli sayılacak düzeyde buna harcama yaptığı takdirde, söz konusu olan haklardır.

Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni düzenlemeden önceki yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla eylemli biçimde elde edilmiş olması gerekir.

İmar Mevzuatında Durum :

Türk hukukunda, imar planlan değiştirildiği takdirde, değişiklikten önceki planlara göre kazanılmış hakların korunup korunmayacağı konusunda imar mevzuatında açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, İmar Kanunu ve yönetmeliklerinde kazanılmış hakların korunması paralelinde yorumlanabilecek hükümlere rastlanmaktadır. Bu hükümlere en iyi örnek, 3194 sayılı Kanunun 29. maddesi ve  planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 12. maddesidir. 3194 sayılı İmar Kanununun 29. maddesinin l. fıkrasında, “Yapıya başlama müddeti ruhsat tarihinden itibaren iki yıldır. Bu müddet zarfında yapıya başlanmadığı veya yapıya başlanıp da her ne sebeple olursa olsun, başlama müddetiyle birlikte beş yıl içinde bitirilmediği takdirde verilen ruhsat hükümsüz sayılır. Bu durumda yeniden ruhsat alınması mecburidir. Başlanmış inşaatlarda müktesep haklar saklıdır.” demekle başlanmış inşaatlarda alınan ruhsata bağlı olarak yapı yapımına devam edilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Burada da sadece bireysel işlem olan yapı ruhsatı alınması yeterli görünmeyip inşaata başlanması gerektiği hükme bağlanmıştır.

Planlı Alanlar Tip imar Yönetmeliğinin 12. maddesinde; “Ruhsat süresi içinde tamamlanması mümkün olamayacağı için beşinci yıl içinde ruhsat yenilemek üzere ilgili idareye başvurarak ruhsat yenilemesi yapılan yapılar hakkında, ruhsat alma tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uygulanır. İnşasına 2 yıl içinde başlanmayan veya ruhsat süresi içinde tamamlanmayan ve süresi içinde ruhsat yenilemesi yapılmayan yapılar, ruhsatsız yapı olarak değerlendirilir. Bu yapılar hakkında yeniden ruhsat alma tarihinde yürürlükte bulunan plan ve mevzuat hükümleri uygulanır.” Hükmüyle 29. Maddeyi açıklamış 2 yıl içinde inşaata başlanmayan veya tamamlanmadığı halde ruhsat yenilemek için başvurulmayan yapılar ruhsatsız olarak kabul edilir. Bu yapılarda yapı ruhsatı alınmış olması kazanılmış hak yaratmaz.

İmar mevzuatına aykırı olarak ruhsat verilip de bu ruhsata ve eklerine göre inşa edilen veya inşa halindeki yapılarla, her ne sebeple olursa olsun ruhsat ve kullanma izni iptal edilen yapılar için, tehlike arz edenler ve 14'üncü madde kapsamında kalanlar hariç, daha önce verilen ruhsat ve kullanma izinleri kazanılmış hak kabul edilir. Bu gibi yapılardan ayrıca harç ve para cezası alınmaz. Ruhsat alınarak inşaatına başlanmış, ancak ruhsat ve eklerine aykırı olması nedeniyle mühürlenerek (5) yıllık ruhsat müddeti içinde tamamlanmamış yapılara, binanın biten kısımları için, fenni sorumluluğu üstlenmiş röleve planı esas alınarak imar planındaki gabarisine göre yeniden ruhsat verilmek suretiyle yapının tamamlanmasına izin verilir" denilmektedir. Görüldüğü gibi, bu hükümde, daha önce verilen ruhsat ve kullanma izinleri kazanılmış hak olarak kabul edileceği açıkça hükme bağlanmaktadır. Ancak bu hüküm, idare tarafından verilen ruhsatın yine idarece geri alınması veya iptali durumunda uygulanabilir, ruhsatın mahkeme kararı ile iptal edilmesi durumunda ise uygulanamaz.

Danıştay’ın Yaklaşımı :

Danıştay'a göre, "bir müktesep haktan söz edilebilmesi için; düzenlendiği tarih itibariyle imar planına ve imar yönetmeliğine uygun bir projenin buna dayanılarak verilmiş olan bir ruhsatın varlığı gereklidir.


Önceki yasaya göre yapımına izin verilen binanın, yeni yasaya göre hukuka aykırı hale gelmesi halinde yıktırılması, inşaatın belli bir aşamaya gelmesi halinde mümkün değildir. Danıştay bazı kararlarında eski yasaya göre alınan ruhsat ve izinler ile bunlara dayanılarak başlanılan ve belirli bir aşamaya gelinen, inşaatların durumunu kazanılmış hak olarak görmektedir. İdarenin, önceden kazanılan durumları da yeni yasaya tabi tutma ve eski ruhsatlar ile izinlerin geçersiz olacağına karar verme eğilimine karşı Danıştay koruyucu kararlar vermeye çalışmaktadır. 

4 Ocak 2015 Pazar

Mimari Projelerde Engelliler İçin Ulaşılabilirlik Kılavuzu




Mimari Projelerde Engelli ve Yaşlılarla İlgili Olarak Uyulması Gereken Temel Kurallar
Halka açık olan lokantalar, oteller, tiyatrolar, doktor muayenehaneleri, eczaneler, perakende satış mağazaları, müzeler, kütüphaneler, parklar, spor salonları, stadyumlar, okullar, kurslar, eğitim ve öğretim kurumları, günlük bakım ve tedavi birimleri gibi yerlerle bütün devlet daireleri mimari olarak engelli insanların kullanımına uygun düzenlenmelidir.
Buna özel kulüpler ve dini teşekküller dahil değildir.
Kılavuz Hakkında
Bu kılavuz, engellilerin ve bir kısım yaşlı insanların şehirsel ve mimari çevrelerde rahat edebilmelerine ve hayata daha kolay katılabilmelerine yardımcı olacak temel standartların tanıtılması için hazırlanmıştır.
Hangi insanlık durumunda bulunursa bulunsun, her insanın bütün toplumsal konumları, insan için ortaya konmuş değerleri ve mutluluk tablolarını kendisine açık ve elde edilmesi mümkün bulunması gerektiği gibi; hayata katılması sırasında fiziksel çevrenin, inşa edilmiş çevrenin de onu engellememesi gerekir. Çevrelere ve mekanlara engellenmeden ulaşabilmeyi girilebilirlik, ulaşılabilirlik (accessibililty, zuganglichkeit) kavramı ile ifade ediyoruz.
İnsan, Çevresinde Hep Düzgün Bir Geometri Arar
İnsan bir yeryüzü parçasında, bir mekân içinde yaşamaktadır. Çevresinin, kendisine zahmet çektirmeyecek fiziksel şartları taşımasını ister. İnsanın çevresini, barındığı, yaşadığı mekanları kendi rahat edeceği şekle dönüştürme gayreti en temel insan eylemlerindendir. İnsan çevresini düzenler ve inşa edilmiş çevreyi (built environment) elde eder. İnşa edilmiş çevredeki şartların bir engelli, bir yaşlı ve bir çocuk için önemi ise yetişkin ve sağlıklı bir insan için olduğundan çok daha fazladır. İnşa edilmiş çevredeki olumsuz şartlar bir kısım insanları engelleyip onların hayata ve topluma katılmalarını önleyebilir.
Şehirsel Çevre Bir Özgürlük Alanıdır
Evinden çıkıp toplum hayatına katılmaya, üretken olmaya hazırlanan hiçbir insan için şehirsel çevre engelleyici olmamalıdır. Belli standartların uygulama konulmasıyla engelli, ağır sakat veya tekerlekli sandalyeli insanların rahat hareketine imkan veren bir şehirsel çevre elde edilebilir. Böyle daha uygar gözüken bir şehir manzarası ile birlikte bütün diğer insanların da daha özgür olabildikleri bir şehirsel çevre meydana gelecektir.
Binalar Kendilerini İnsanlara Sıcak Bir Şekilde Sunmalıdır
Bazı binaların engelliler için çok engelleyici olabildikleri bilinmektedir. Bu tür binaların doğal hareketliliğe sahip sağlam insanlar için de rahat yaşama ortamları olmadıkları kolayca görülebilir. Binalardaki hayatların zorlaşması daha çok da biçimsel kaygılardan, yanlış biçim anlayışlarından kaynaklanmaktadır.
Bütün devlet dairelerinin, yerel yönetim binalarının, okulların, rekreasyon alanlarının, spor tesislerinin, alışveriş merkezlerinin, sağlık tesislerinin, kültür ve eğitim kurumlarının, halka açık kuruluşların, tekerlekli sandalyedeki insanların da girebilecekleri yerler olarak düzenlenmeleri gerekir. Binaların girilebilirliği, ulaşılabilirliği, olgun bir mimarlık anlayışına ve gelişmiş toplumsal örgütlenmeye işarettir.
Çağdaş Şehirlerdeki Hayatın Akışı Kolay Ulaşıma Dayalıdır
Gelişmiş ulaşım sistemleri modern bir şehirdeki hayatın akışını düzenler. Şehirdeli hayat bir hareketliliği ve yer değiştirmeyi gerektirmektedir.
Bir şehirdeki ulaşım sisteminde kendisine yer bulamayan ya da çok zorlukla bulabilen engelli veya yaşlı insan belki bütün yeteneklerine ve üstün eğitim düzeyine rağmen topluma bir katkıda bulunamayacaktır. Belli ihtiyaçların karşılanmasında başkalarına daha bağımlı hale gelecektir. Ulaşım sistemlerinin ve vasıtalarının tasarımında engelli insanları da dikkate almak gerekir.
Tanımlar
Özür (Sakatlık): Bir bünyedeki, bir yapıdaki, bir doğal işleyişteki hasar, noksan, bozukluk veya işlev kaybıdır.
Engelli (Sakat): Bir özrü (sakatlığı) bulunan kişi, ouşum, organ veya yapıdır.
Bedensel Engel: Hareket organlarındaki veya insanın bedenini oluşturan yapılardaki eksiklikler, oluşum bozuklukları veya işlev kayıplarıdır.
Duyusal Engel: Duyu organlarında ortaya çıkan sakatlıklar ve fonksiyonel kayıplardır.
Zihinsel Engel: Koltuk değneği, baston veya yürüteç (yürüme çerçevesi) kullanarak hareket edebilen bir bedensel engellidir.
Tekerlekli Sandalyedeki Sakat: Sakatlığı daha ağır olup ancak bir tekerlekli sandalye ile yer değiştirebilen bir bedensel engellidir.
Anayoldan Erişim
Tekerlekli sandalye kullanan kişilerin, park ettikleri araçlarından binanın ana girişine kadar, herhangi bir yardım almadan erişebilmeleri arzulanır. (tercih edilen en uzun mesafe: 50 metre).
Ana Giriş
Bina girişleri, engelliler için zemin seviyesinden doğrudan erişime uygun olmalıdır. Tekerlekli sandalye kullananlar için asıl girişin, binanın ana girişi olması arzulanır.
Binalara eşiksiz girilebilmelidir. Giriş hollerinde tekerlekli sandalye için yeterli hareket alanı bulunmalıdır. Bu da genel olarak hiçbir çıkıntı ve kapı açılışı tarafından engellenmemiş 150 cm çapında bir dairedir.


Rampalar
Rampalar, farklı yüksekliklerdeki düzlemleri birbirlerine bağlayan eğik düzlemlerdir. Bir kısım insanların caddeden kaldırıma daha rahat geçişleri için de rampa kullanılır. Kaldırım rampaları özürlü ve yaşlı insanlarla, çocuk arabası süren annelerin şehirdeki özgür yürüyüşlerinin kesintisiz olmasını sağladığından çok önemlidir. Şehirsel çevredeki rampaların varlığı ve yokluğu kişi için bazen, hayatın devam edişi veya hayatın durdurulup kişinin hayatın dışına itilişi anlamlarına gelmektedir.
Rampa eğimleri %5 ile %10 arasındadır. 10 santimetreye kadar bir yükseklik farkında en fazla rampa eğimi %10; 25 santimetreye kadar olan yükseklik farkında en fazla rampa eğimi %8,25; 50 santimetreye kadar olan yükseklik farkında en fazla rampa eğimi %5 alınmalıdır. Çok kısa rampaların eğimi zorunlu durumlarda %12 olabilir. Bir rampanın boyu 6 metreden fazla ise araya 150 santimetre uzunluğunda bir sahanlık konur. Rampa genişlikleri 130 santimetrenin altına düşürülmeye çalışılmalıdır. Sabit rampaların düzenlenemediği yerlerde seyyar rampalar da kullanılabilir.
Dünyada kabul edilmiş bu standartlara uymayan dik bir rampa yapmaktansa hiç yapmamak daha iyidir. Çünkü dik rampalarda birçok kaza meydana gelmektedir.
Şehirsel çevrede ve binalara yaklaşırken çok kere merdiven yerine veya merdivenle birlikte rampalar uygun şekilde kullanılabilir. Rampa bir mimarî eleman olarak biçim zenginliğine katkı sağlayacak şekilde ustaca kullanılabilir. Çağdaş ulaşılabilirlik standartlarına göre de rampalar artık vazgeçilmez mimarî elemanlar olarak bütün modern bina ve yapılarda yerlerini almaktadırlar.


Kaldırımlar
Kaldırım yükseklikleri 6-15 cm arasında olmalıdır. Tekerlekli sandalyenin çıkabilmesi için kaldırımların uygun yerlerine rampalar yapılmalıdır. Bunların eğimleri %8 civarında alınmalıdır. Kaldırım rampalarının genişliği 140 cm yapılırsa yan yana yürüyen iki insanın da buradan geçmeleri mümkün olur.
Otoparklar
Otoparkların %2'lik kısmı sakat sürücülerin araçlarına ayrılacaktır. Sakat otomobili için 350 cm x 500 cm genişliğinde bir park yeri gerektiği kabul edilmiştir.


İç Mekanı Planlama
Tek seviye: giriş kapıları, asansör girişleri, erişilebilir alanlar
Değişen seviyeler: rampalar, basamaklar
Düz kollu ve sahanlıklı merdivenler tercih edilir. Döner merdivenler geometrik belirsizlikten dolayı görme ve hareket engelli insanlar için tehlike oluşturabilir. Merdivenin her iki tarafına da küpeşte konulması yerinde olur. 40 mm çapında dairesel kesitli bir küpeşte iyi bir çözümdür. Duvar tarafındaki küpeştenin duvardan uzaklığı 40 mm olarak alınır. Merdivenlerde basamak genişliği 280-300 mm, basamak yüksekliği 150-160 mm olmalıdır. Küpeştelerin yüksekliği 900 mm olarak alınabilir.


Asansörler ara katlara konulmamalıdır. Asansörün kapısına kadar basamaksız ve eşiksiz ulaşılabilmelidir. Asansörlerdeki kumanda düğmelerinin tekerlekli sandalyedeki insanın da uzanabileceği yüksekliğe konulması önemlidir.
Taban ve Duvar Yüzeyleri (İç ve Dış)
* Tavan, duvar ve tabanlarda göz kamaştırıcı parlaklıklardan kaçınılmalı.
* Taban döşemeleri karmaşık olmamalı.
* Taban bitişleri ıslak veya kuruyken kaygan olmamalı, su, hava, vs. geçirmemeli.
* Seviyelerde beklenmedik değişikliklerden kaçınılmalı.
* Alçak tavan ve ışıklandırma / renk / doku değişikliklerinde uyarılar konulmalı.
* Duvarlarda çıkıntılardan kaçınılmalı.
Toplantı Salonları ve Eğlence Mekanları
Bir tekerlekli sandalye için ayrılan alan 900 x 1400 mm'den az olmamalıdır. Bu alanların, toplantı salonu boyunca dağıtılmış olması tercih edilmelidir.
Not: Hiçbir engel olmadan bir tekerlekli sandalyenin dönüş çapı 1500 mm'dir.


İndüksiyon Devreleri
Salonlar, toplantı mekanları, danışma masaları ve diğer uygun mekanlarda indüksiyon devreleri kurulmalıdır. Bu düzenleme işitme engelliler ve topluluktaki diğer insanların da yararına olacaktır.
İşaretler ve Bilgi
*Bina girişlerinde, *Asansörlerde, *Lavabolarda, *Engellilere ayrılmış otomobil park alanlarında, *Binalarda özel servis olanaklarının bulunduğu yerlerde bu işarete yer verilmelidir. İşaret olmadığında, açık ve net ifadelerle durumu anlatan bilgi verilmelidir.
Kapılar
Kapıların, çeşitleri ne olursa olsun hepsinin en az 800 mm'lik temiz bir geçiş açıklığına sahip olmaları sağlanmalıdır (Alman normlarına göre temiz geçiş açıklığı en az 900 mm olmalıdır). Mekanlar arasında eşik bulunmaması tercih edilir. Zorunlu durumlarda eşik yüksekliği en fazla 25 mm olabilir ve bu da her iki yandan pahlı yapılmalıdır.
Tuvaletler ve Sıhhi Tesisat
Seramik ya da porselen tercih edilir. El yıkama yerleri için paslanmaz çelik kullanılır; alt yüzey yanmaya karşı korunmalıdır. Tuvalet oturakları sağlam olmalı. Klozet rezervuarının bir kanala yerleştirildiği durumlarda klozetin arkasında bir destek olmalıdır. Bastonlar için askı kancaları bulunmalıdır. Tekerlekli sandalye tasarımlarında bir ayna ve raf arzu edilebilir.
Duş ve Banyolar
Duşun içinde menteşeli bir oturağa geçmenin kolay olmadığı durumlarda, duş kabininin boyutları girişten arka duvara 1600 mm'ye, diğer yönde 1400 mm'ye çıkartılmalıdır. Duş perdesi yere kadar uzanmalı ve duş kabininin içinde kalmalıdır. Duş; değişken yükseklikli ve demonte edilebilir olmalı, esnek bir hortuma bağlı bulunmalıdır. Bir sabunluk ve banyo/tuvalet malzemeleri için bir küçük raf bulunmalıdır.

Banyolarda ikili musluk ve esnek hortumlu bir duş bulunmalıdır.